Öğretmenler 'açız' eylemi yapmıştı! Gazeteci Galip Ataman'dan sert eleştiri geldi
Gazeteci Galip Ataman, 'Açız' eylemi yapan öğretmenlere sert bir tepkide bulundu. Öğretmenlerin 'aç' olmadıklarını ifade eden Ataman, köşe yazısında eyleme katılan öğretmenleri eleştiri yağmuruna tuttu.
Bizim Yaka Kocaeli İnternet Sitesinde Gazeteci Galip Ataman ,Öğretmenler, “açız” eylemi yapacakmış! başlıklı köşe yazısında Öğretmenlerin 2 Kasım'da yapacağı iş bırakma eylemine dair açıklamalarda bulundu.
İşte Gazeteci Galip Ataman'ın Öğretmenler, “açız” eylemi yapacakmış! başlıklı o köşe yazısı
Okumayı ve yazmayı, 1950 yılında Muğla Cumhuriyet İlkokulu 1. sınıfta öğrendim.
Öğretmenliğe, 1962 yılında Mersin-Silifke Uzuncaburç Köyü İlkokul 1. Sınıfta öğrencilerime okuma-yazma öğreterek başladım.
Ortaokul ile liselerde öğretmen ve yönetici, yüksekokul ve fakültelerde öğretim görevlisi olarak çalıştım. Yüksekokul müdürlüğü yaptım.
Öğretmenlik mesleğinin zorluklarını da çilesini de gururunu da yaşadım.
Eğitimin her alanında eksikler çoktu ama öğretmenin saygınlığı, itibarı vardı.
Öğrencilerin rol model aldığı öğretmenler bilgisi ve giyimiyle örnek gösterilirdi.
Özveriliydi, üretkendi, kanaatkardı, şükretmesini bilirdi.
Bugün, geriye dönüp baktığımda eğitimin her kademesinde yaşanan aksaklıklara rağmen çok mesafe alındı.
Ama eğitim sendikalarının yönlendirmesi sonrası öğretmenin saygınlığından, itibarından çok ödün verildi.
Muhalefet partileriyle ortak hareket eden iktidar karşıtı olarak bilinen Eğitim İş, Eğitim Sen, Hürriyetçi Eğitim Sen’in de aralarında olduğu 12 sendikanın üyeleri 2 Kasım Çarşamba günü bir günlük eylem yapacakmış.
AK Parti’nin “Arka Bahçesi” olarak tanınan Eğitim Bir Sen üyeleri de 1 Kasım salı günü ilk derse girmeyeceklermiş.
Dünya görüşü, siyasi duruşu, sosyal yaşantısı birbirine benzemez 13 sendika
“açız, geçinemiyoruz, yardım edin” diyormuş!
İş bırakma kararı alan sendikalardan Eğitim İş Şube Başkanı Sabri Mutlu, Hürriyetçi Eğitim Sen İl Temsilcisi Süleyman Pekin ve Eğitim-Sen Şube Başkanı Suphi Yıldırım be istiyor?
Bir: Tüm eğitim çalışanlarına sosyal devlet ilkesi gereği ayırım yapılmaksızın giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira ve eğitim yardımı yapılmalı, aile çocuk yardımı tutarları iyileştirilmeli.
İki: Öğrencilerin en temel hakkı olan eğitim, beslenme ve barınma devlet güvencesi altına alınmalı.
Üç: Eğitim-Öğretim hazırlık ödeneği tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında verilmesi.
Dört: 1. Dereceye gelmiş tüm kamu çalışanlarına 3600 Ek Gösterge verilmeli.
Beş: 19 Kasım’da yapılacak kariyer basamakları sınavı derhal iptal edilmeli.
Altı: Öğretmenlik Meslek Kanunu TBMM’de ivedilikle ele alınarak yeni bir kanun çıkarılmalı.
Eğitim Bir Sen, birbirine benzemez sendikalarla ortak hareket etmiyor görüntüsü verse de istekleri hemen hemen aynı;
Bir: Öğretmenlerin beklentileri, toplu sözleşme talepleri yerine getirilmeli.
İki: Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenin hak, yetki, görev ve sorumlulukları noktasında değiştirilmeli.
Üç: Sınav zorunluluğu kaldırılarak hizmet süresini esas alan bir kariyer basamakları tasarımı getirilmeli.
Anlayacağınız, AK Parti, CHP, İYİ Parti’nin desteklediği, marjinal grupları temsil ettiği bilinen tüm eğitim sendikalarının ortak ve öncelikli istekleri özetle, “Açız, geçinemiyoruz. Giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira ve eğitim yardımı istiyoruz.”
Sevgili öğretmenlerim alınmasınlar ama sendikaların bu isteği bana, milli eğitim bakanlarından Ömer Dinçer’in “Ben öğretmen olmak isteyenleri Eminönü camisinin önünde bekleyen güvercinlere benzetiyorum. Bekliyorlar ki biri önlerine yem atsın” sözünü hatırlattı.
30 Eylül 2012 tarihinde öğretmenleri rencide eden bu sözü nedeniyle Bakan Dinçer’i ben dahil tüm öğretmenler protesto etmiştik!
ÖĞRETMEN AÇ DEĞİL TOK
Değerli okurlar,
Kamuda çalışan toplam memur sayısı, 1 milyon 100 bini öğretmen olmak üzere 5 milyon civarında. Enflasyonun memur, işçi, emekli, esnaf herkesi olumsuz etkilediği doğru ama yaklaşık 600 bini atama bekleyen öğretmen adayı olmak üzere 4 milyon işsizin olduğu ülkemizde öğretmenlerin “açız” diyerek ağlaması, eylem kararı alması bana samimi gelmedi.
Kimse kusura bakmasın ama çoğunlukla karı-koca öğretmenlerin evine giren maaş, Türkiye koşullarında en iyi ücret alan çalışanlar sıralamasında yukarılarda yer alıyor.
Aldıkları maaşı fazlasıyla hak eden öğretmenlerin daha çok almalarını gönülden istiyorum.
Ama diğer meslek gruplarıyla karşılaştırıldığında şükretmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Birbirine benzemez eğitim sendikaları “Açız, geçinemiyoruz. Giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira ve eğitim yardımı istiyoruz” derken 19 Kasım’da yapılacak kariyer basamakları sınavının iptaliyle ilgili çağrılarının açıklamasalar da kariyerden çok ücretle ilgili olduğuna inanıyorum.
Nerden mi biliyorum?
Uzman öğretmenin maaşında 2.500-3.000 TL, başöğretmen maaşında 4.500-5.000 TL arasında artış olacak.
Eğitim sendikaları tepkilerini, kariyer basamakları sınavının yöntemini eleştirerek göstermiş olsalardı ben dahil çok kişinin desteğini alırdı.
Ama “açız, geçinemiyoruz” diyerek ücreti öne çıkardıklarından haklı oldukları konuyu da savunamaz duruma düştüler.
Bu arada iktidara yakın uzak birbirine benzemez sendikalar kariyer basamak sınavı bahanesiyle ücret konusunu öne çıkarak eylem kararı alırken, Türk Eğitim Sen gelişmeleri uzaktan takip ediyor.
60 YILLIK HAYALDİ
Gelelim, siyasilerin eleştirdiği, sendikaların eylem yapacağını açıkladığı Öğretmenlik Meslek Kanununa.
Eğitimcilerin 60 yıllık hayali öğretmenliği kariyer meslek olarak tanımlayan, özlük haklarının iyileştirilmesini sağlayan, kariyer basamağı sunan Öğretmenlik Meslek Kanunu Milli Eğitim Bakanı olarak Mahmut Özer’e nasip oldu.
Mahmut Hocayı, YÖK, ÖSYM, bakan yardımcılığı dahil bakan atandığı 6 Ağustos 2021 tarihinden buyana takip ediyorum.
Eğitimin kalitesinin yanında öğretmenlerin sosyal ve özlük haklarının iyileştirmesi için yoğun çaba harcadığını biliyorum.
İnsiyatif kullanarak risk alan kararlarını, öğretmenlere güven veren motivasyon kazandıran açıklamalarını takdir ediyorum.
Sayın Bakanın Öğretmenlik Meslek Kanununda, “Uzmanlık ve Başöğretmenlik” kariyer basamaklarıyla ilgili değişik tarihlerde yapmış olduğu açıklamalara rağmen eğitim sendikalarının derse girmeme eylem kararının doğru olmadığını düşünüyorum.
Geçmişte yönetici atamalarında sendikaların müdahaleleri sonrası mağdur olan, yargıdan dönen uygulamalara tanık olan öğretmenlerin endişe ve tereddütlerine katılıyorum.
Uygulamayı görmeden “Evet ama yetmez” diyen, eleştirirken öğretmenleri tahrik eden, eyleme çağıran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ne dediğine bakalım;
Bir: 18 Ocak 2020’de, CHP Eğitim Çalıştayında, Öğretmenlik Meslek Kanunu diye ayrı bir yasa olmalı.
İki: 1 Şubat 2022’de, Öğretmenlik Meslek Yasası TBMM’de görüşülürken “Gerçek alamda Öğretmenlik Meslek Yasasını biz çıkaracağız”.
Üç: 7 Ağustos 2022 ve sonraki günlerde, uzman öğretmen ve başöğretmen olabilmek için 19 Kasım’da yapılacak kariyer sınavına girecek öğretmenlere “Sınava Girmeyin” çağrısında bulundu.
SONUÇ; Neymiş efendim,
Eğitim sendikaları mesleğin onuru, çocukların geleceği için 2 Kasım 2022 tarihinde iş bırakacaklarmış!
Umarım sendikacıların ve siyasilerin peşine takılan, sınıflara girmeyerek öğrencilerini eğitim ve öğretimden mahrum eden öğretmenler haklı oldukları konularda haksız duruma düşmezler.
Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmazlar.
Eylem kararı alan sendikaların üye sayıları şöyle; Eğitim Bir Sen7.678, Eğitim İş 3.234, Eğitim Sen 1.273, Hürriyetçi Eğitim Sen 132. Eyleme katılmayan Türk Eğitim Sen’in 6.309 üyesi var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.